Başak Nur GÖKÇAM
İnsan sağlığı ve doğa için son derece zararlı olan mikroplastikler, ne yazık ki günümüzde hayatımızda çok geniş bir yer tutuyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dolaylı yollardan hayatımızda var olan mikroplastik, insan kanına kadar dahil oldu.
Tükettiğimiz şekerden, denizden tutup yediğimiz balıklara kadar aklımıza gelebilecek veya gelemeyecek derecede mikroplastik, hayatımızda var olmaya devam ediyor. Özellikle deniz habitatına zarar verdiği ortaya konulan mikroplastik kirliliğinin, okyanus ve denizlere karışarak besin zincirinde zararlara yol açtığı da biliniyor.
Boyutu 5 milimetreden küçük olan ve çevre kirliliğine neden olan mikroplastikler, çoğunlukla petrol türevli olduğu için de suda çözünmüyor. Türlerine göre üçe ayrılan mikroplastikler içinde 0,000001 milimetre boyutunda olan ve yalnızca mikroskopla görünen plastik parçacıklara ise nanoplastik adı veriliyor. İnsanlarda kardiyovasküler ve solunum yolu hastalıklarıyla ilişkilendirilen nanoplastikler, dünyanın su kütlelerinde büyük ölçüde fark edilmeden birikmeyi sürdürüyor.
Görünmez bir tehlike
Hayatımızda görünmez bir tehlike olarak varlığını sürdüren nanoplastikleri sudan uzaklaştırmak için çalışan ve bu meseleye bir çıkış yolu bulmaya çalışan Missouri Üniversitesi araştırmacıları, çevre kirliliğine neden olan nanoplastikleri sudan uzaklaştırmanın yolunu bulduklarını duyurdu. Araştırma ile nanoplastikleri sudan yüzde 98’den fazla verimlilikle yeni bir sıvı bazı kullanılarak uzaklaştırmanın mümkün olduğu, bunun da uygun maliyetli bir çözüm yolu olacağı ortaya konuldu.
Araştırmaya ilişkin değerlendirmede bulunan Missouri Üniversitesi yeni mezunu Piyuni Ishtaweera, “Nanoplastikler su ekosistemlerini bozabilir ve besin zincirine girerek hem yaban hayatı hem de insanlar için risk oluşturabilir. Basit bir dille ifade etmek gerekirse, sudan nanoplastikler gibi kirleticileri uzaklaştırmanın daha iyi yollarını geliştiriyoruz” dedi.
Çalışmaya yönelik açıklamada bulunan Mizzou Kimya Bölümü araştırmacısı Doç. Gary Baker, “Stratejimiz, büyük miktardaki sudan plastik parçacıkları emmek için az miktarda tasarımcı çözücü kullanıyor. Şu anda, bu çözücülerin kapasitesi iyi anlaşılmamış durumda. Gelecekteki çalışmalarda, çözücünün maksimum kapasitesini belirlemeyi amaçlıyoruz. Ayrıca, çözücüleri geri dönüştürmek için yöntemler araştıracağız ve gerekirse birden fazla kez yeniden kullanılmalarını sağlayacağız» diye konuştu.
Geliştirilen sıvının başlangıçta, çözücü, yağın su üzerinde yüzdüğü gibi suyun yüzeyinde durduğu, suyla karıştırılıp tekrar ayrılmasına izin verildiğinde, çözücü yüzeye geri dönerek, nanoplastikleri moleküler yapısı içinde taşıdığı bilgisi verildi.
Hem tatlı hem de tuzlu suda işe yarıyor
Yeni yöntemin hem tatlı hem de tuzlu suda etkili olduğunu söyleyen St. Louis’deki ABD Gıda ve İlaç Dairesi çalışanı Piyuni Ishtaweera, “Bu çözücüler güvenli, toksik olmayan bileşenlerden yapılır ve suyu itme yetenekleri su kaynaklarının daha fazla kirlenmesini önler ve bu da onları oldukça sürdürülebilir bir çözüm haline getirir. Bilimsel bir bakış açısından, etkili giderme yöntemleri oluşturmak filtrasyon teknolojilerinde yeniliği teşvik eder, nanomalzeme davranışına ilişkin içgörüler sağlar ve bilgilendirilmiş çevre politikalarının geliştirilmesini destekler” ifadelerinde bulundu.
İleri su arıtma teknolojilerinde kullanılabilir
Doğal içeriklerden üretilen su itici çözücülerin kullanıldığı yenilikçi yöntem ile nanoplastik kirliliği gibi acil bir soruna pratik bir çözüm sunmanın yanı sıra, ileri su arıtma teknolojilerinde daha fazla araştırma ve geliştirme yapılmasına da katkı sağlayacağı tahmin ediliyor.